Ege Üniv. Hastanesi'nde Teşvik İsyanı: Sağlıkçıları Harekete Geçiren Ne?

Ege Üniv. Hastanesi'nde Teşvik İsyanı: Sağlıkçıları Harekete Geçiren Ne?

Ege Üniversitesi Hastanesi'nde sağlık çalışanlarından düşük teşvik ödemesi protestosu! 3 gün iş bırakma eylemi başladı. Neden teşvik ödemeleri yetersiz?

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görev yapan sağlık çalışanları, düşük teşvik ödemeleri nedeniyle 3 gün sürecek iş bırakma eylemine başladı. SES, HEP-SEN, Birlik Sağlık-Sen, Genç Sağlık Sen ve Hekim Birliği sendikalarına üye sağlık emekçileri, hastane yönetimine seslenerek, ödemelerde iyileştirme talep etti. Eylem, Ege Üniversitesi Poliklinikleri önünde yapılan basın açıklamasıyla başladı.

Sağlık çalışanları, Ege Üniversitesi Hastanesi'nin teşvik ödemelerinin, diğer üniversite hastanelerine kıyasla oldukça düşük olduğunu belirtiyor. Sendika temsilcileri, ağır çalışma koşulları, personel eksikliği ve ekonomik zorluklar altında ezildiklerini ifade ederek, teşvik ödemelerindeki adaletsizliğe dikkat çekti. Sağlık çalışanları, hastane yönetiminden acil çözüm bekliyor.

SES İşyeri Temsilcisi Selin Akgöl, "Ege Üniversitesi Hastanesi sağlık emekçileri; ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması ve yoksulluk sınırının altında kalan ücretlerimizin her geçen gün açlık sınırına yaklaşmasıyla mücadele etmekteyiz," dedi. Akgöl, teşvik ödemelerindeki adaletsizliğin giderilmesini ve diğer kamu çalışanlarıyla eşit şartlarda teşvik ödemesi almak istediklerini vurguladı.

"BU İSYAN EMEKÇİNİN İSYANI"

İş bırakma eylemine katılan Hep-Sen Genel Başkanı Yunus Şimşek, uygulanan sağlık modelinin çalışanı ‘üretici’ olarak gören bir sistem yarattığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Bu isyan, emekçinin isyanıdır. 1990’lı yıllarda Oxford ve Harvard Üniversitesi tarafından geliştirilen, önümüze ithal olarak konulan, bizleri her geçen gün hasta eden sağlık programı için buradayız. Koruyucu sağlık hizmetini tasfiye edip alternatif olarak önümüze konulan bu program, amaç değil hedefler ortaya koyan, performansı bel kemiği yapan siyasi bir projedir. Bu ithal programın devreye girmesi için önce sağlık çalışanlarını birbirine düşürdüler. Sağlık çalışanlarının abartılı ücretler aldıklarını bilinçli bir şekilde medyaya servis ettiler. Hastaları, sağlık çalışanlarına düşman etmeye çalıştılar. Kamu-özel ortaklığı adı altında devasa hastaneler kurup şatafatı ön plana çıkardılar. Sözleşmeli çalışma modelini ortaya koydular. Üniversite hastanelerini felç edip özel sektörün payını artırdılar. Bu, organize olan uluslararası bir projedir. Bunların sonuçlarında hastalar müşteri, sağlık çalışanları üretici oldu. Ortaya kar payı diye bir kavram çıktı. Ek ödeme, performans, teşvik denildi. İsimler değiştir ama niyet hep aynı. Zarar eden hastane kavramı ortaya çıktı. Yani hastanelerin kar etmesi için beklenti oluşturdular.”

“Üç kuruşluk teşvik ödemeleriyle emeğimizle oynayamazsınız”
Talepleri karşılanan kadar mücadeleye devam edeceklerini belirten Şimşek, “Bizden daha çok tetkik daha çok ameliyat yapmamızı istiyorlar. Bu sisteme bir pazar olarak bakıyorlar. Pazar büyüdü, millet hasta oldu, sağlık çalışanları ise yoksulluğa hapsedildi. Üç kuruşluk teşvik ödemeleriyle emeğimizle oynayamazsınız. Çağ dışı uygulamalarınızla vatandaşın sağlığıyla oynayamazsınız. Hastaları müşteri, hastaneleri işletme yapamazsınız. Buna müsaade etmeyeceğiz ve tek geri adım atmayacağız. Sağlık da bizim emek de bizim bu kurumlar da bizim” diye konuştu.

SAĞLIK SENDİKALARINDAN ORTAK TEPKİ

Sendika temsilcileri, teşvik ödemelerindeki adaletsizliğin yanı sıra, liyakatsiz yöneticilerin de hastanede sorunlara yol açtığını belirtiyor. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, "Liyakatsiz ve başarısız yöneticilerden bıktık!" diyerek, yöneticilerin çalışanların sorunlarına çözüm bulmak yerine, bütçeyi farklı alanlara harcadığını savundu.